12 Aralık 2017 Salı

Cennet ve Cinsellik

İnsanoğlu neden cennet denilince cinselliği düşünür ?
Erkek ise Huri , Kadın ise Gılman cinsel tatmin objesi olarak , hem de Dünya da iken düşünülür..
Acaba neler yapacağız ? Tövbe estağfirullah !!!
Enteresan bir konu da  ; Cennet ve sonsuz hayatla ilgili sorulan soruların %90 ı ; cinsiyet var mı , Cinsellik var mı ? Kalan % 10 u da “sakız orucu bozar mı?” soruları J
Yahu bu sorular bile konunun maalesef Dünya da da Allah ın bize emretkkilerini yapmadığımız anlamına gelmiyor mu ?
Cennetteki insanların hoşuna gidecek birçok nimetin gerçek vasıflarını hiç kimsenin bilmediğini söyleyen 32-Secde-17 ayeti, bu konuda özettir.
Makul ve mantık olarak ta İnsan aklı sadece yaşadığı yer olan Dünya ya bakar
.İşte bu bakışla da Ahirette de Dünya zevklerinin Ahirette de devam edeceği algısı oluşur ,Devam edecekse o zaman neden sonsuz ve ebedi hayat olan Ahiret hayatı var ?
İnsanoğlu yaradılışı gereği yer,içer,boşaltır,cinsel zevk ve üremek için de ilişkiye girer…Dünya da bunların birinin bile olmaması yaşamasının önünde engeldir…Ama ahirette de bunlar olacakmış gibi düşünmek beynin insana hükmetmesidir…
Düşünün ; Motosikleti çok seven birisi olarak , Acaba Ahirette motosiklete binebilecek miyiz? Diye sorarsam ne olur ?
Konu yine Dünyada yaşadığımız ya da yaşamak istediğimiz zevklerle dolu…
Örneğin çok eşlilik ; zaten anlam ve ehemmiyetine yeteri önem verilmezken , Bir Kuran da şu yazıyor bu var diye işine geldiği gibi davranmak ile Cenneti hak etmiş mi oluyoruz;
Örneğin ,Erkek Nisa suresini örnek gösterip “birer ikişer üçer dörder alınız” diyor ,Peygamber efendimiz de bunu yapmıştır diye kamufle olmak istiyorlar..
Ey İnsanlar! … (Nisa-1), yetimlere mallarını verin, temiz (helal) olan ile pis (haram) olanı değiştirmeyin, onların mallarını mallarınıza dâhil ederek yemeyin… (Nisa-2). Ve eğer yetimler[in malları] konusunda uygun davranamamaktan korktu iseniz;o halde gönlünüze hoş gelen o [yetimlerin] kadınlar[ın]dan ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikâhlayın. Bu kez de eğer [kadınlar arasında] adaletli davranamamaktan korktu iseniz, o halde bir kişiyi [nikahlayın] veyahut da [hâlihazırda] yeminlerinizin sahip olduğu ile [kalın] …(Nisa-3). … eğer yetimlerin kendilerinde olgunluk yaşını görürseniz, o taktirde mallarını onlara teslim edin.
Açıklaması verilen ayetlerde ; konuyu işine,nefsine uyan ayete çevirmek kadar tehlikeli bir durum var mıdır ?
1-Nikah, amacı illa ki cinsel birliktelikle sonuçlanması gereken bir kavram olmayıp kelime anlamıyla da anlaşma/bağ kurma demektir. Rasulullah’ın bir çok bayanla nikahının, yani karşılıklı antlaşmasının bir nedeni de bu minvalde, kadın müminlere rahat bir şekilde tebliğde bulunabilecek, İslama dayalı yaşam sistemini anlatacak bayanları yetiştirmek maksatlı idi.ve o çağlarda, bir yetimin korunmasının en iyi yollarından biri, onu ve onu gözeten bayanı maddi olarak da koruyacak olan bir erkek ile sözleştirme (nikah) hususu idi. Çünkü aksi halde niçin yardım ettiği konusunda günümüzde de olduğu gibi “aralarında ne var” konusunun engellenmesi içindi.Günümüzde yetimlerin korunması için nikaha artık lüzum olmadığından diğer alternatif yöntemlerin değerlendirilmesi gerekiyor.
Yani Ayeti Kerime de : Öncelikli olarak yetimlerin malları korunacak. Eğer bu hukuka uygun bir şekilde sağlanabiliyorsa bir sonraki nikahlama seçeneğine gerek kalmayacak.Sıkıntı çıkabileceği endişesi var ise; bekar veya evli erkekler güçleri nisbetince bir veya bir kaç yetim annesi nikahlayacak ve yetimleri hem evladı gibi yetiştirecek, hem de onların mallarını olgunluk çağlarına gelene kadar koruması altında tutup saklayacak diyor…ve döneme uygun olarak
En önemlisi ;
(Nisa-129) gereği adaletli davranamama endişesi olanlar var ise, bekar erkekler sadece tek bir kişiyle nikahlanacak, evli olanlar ise halihazırda nikahlı oldukları ile kalacaklar ve en azından öncelikli seçenek üzerinden yetimlerin mallarını korumaya yardımcı olacaklar. Görüleceği üzere, evli erkeklerin -eşlerinin rızası olsa bile- yeni bir eş alma gibi bir duruma ruhsat verilmesi söz konusu değil. Çünkü evlenilen  bayanların hepsi bir yetimi bakmakla mükellef olan bireyler.
Hadi bu da anlaşılmadı diyelim ; Adaletli davranacaksanız, eşit bir şekilde soyut ve somut olarak bir nebze olsun fark gözetmeyecekseniz diyen bir ayete bir bakın ; mümkün mü ? değil .. o zaman tek eş !!!
Dünyada gözü dışarda olan, harama bakan (haramı ifa etmemiş ise düşünmesi bile Haram değil mi) Cenneti ne şekilde düşünüyor ? , Cennete gitmeyi nasıl düşünebiliyor..
Azıcık yanarım , sonunda zaten Müslümanım , Elbet Cennete gideceğim gibi bir komedi de olabilir mi hiç ?


Kuran’da, cennetteki nimetlerin gerçek vasıflarını kimsenin tam olarak bilemeyeceği belirtildiğine göre, Kuran’ın bu nimetleri anlatmasının tek yolu “benzetmelerle anlatım” (teşbih) yapmaktır (3-Ali İmran Suresi-7. ayet Kuran’da “benzetmeli anlatım”ın  Diğer yandan Kuran’dan, ahirette, dünyadan daha çok nimetin, büyük bir saltanatın (76-İnsan Suresi-20) olduğunu öğreniyoruz;
Arapça’da, başka birçok dilde olduğu gibi, erkek-kadın karışık topluluklara ve sırf erkeklerden oluşan topluluklara kullanılan fiiller ortaktır.Örneğin  “huri” kelimesinin Arapçada dişi veya erkek bir kelime olmadığıdır. Bu kelime “gözünün beyazı bembeyaz, tertemiz, güzel” gibi anlamlara gelmektedir. Kuran’da hurilerin insanlarla “eşleştirileceği” (zevvecnahum) ifade edilmektedir (Bakınız: 44-Duhan Suresi-54, 52-Tur Suresi-20); fakat bu eşleştirmede cinsellik olduğu şeklinde bir beyan yoktur. Nitekim Kuran’da nefislerin eşleştirilmesi için (Bakınız: 81-Tekvir Suresi-7), ahirette insanların gruplar şeklinde birleştirilmesi için (Bakınız: 56-Vakıa Suresi-7) de aynı kelime (zevc) geçmekte, fakat buradaki “eş, grup olma” anlamındaki “zevc” kelimesinden kimse cinsel ilişkili bir eşleştirmeyi anlamamaktadır.
Ama olur mu ? cinsellik olmazsa ne yaparlar !!
Dünya da nasıl ki , FAİZ kelimesine haram , MURABAHA ya Helal diyen bir inanış varsa , aynı şekilde kelimeleri Dünya zevkleri ve işlerine geldiği gibi çeviren TEFSİR cilerde de sorun var
Peki niteliği bilinmeyen bir varlığın insanlarla buluşturulmasından ne hakla kesin şekilde cinsellik anlamını, hem de sadece erkekler için çıkarmaktayız, üstelik kelimenin kendisi bir dişi kelime bile değilken? Cennet nimetleri, bu dünyada yapılan iyiliklerin ve Allah’ın hem erkeklere hem kadınlara rahmetinin bir sonucuyken, bu şekilde bir tefsirin, erkek merkezli ve Arap zihniyeti merkezli bir tefsir anlayışından kaynaklanmaktadır.
Enteresan bir konuyu da araya katmadan edemeyeceğim ;
Israr ile Ahiret hayatında cinsellik, şu kadar huri , 40-70 lik güçten bahsedenler;
*Amel defterleri sağdan verilecek mi?
*Cenneti hak edecekler mi?
*Cennette bile seks düşünüyorsa, Dünya da da maalesef aklı fikri bu yönde ve kesin işi kitabına uydurarak evliyse eşini aldatıyordur …E zina haram değil mi? Ama imam nikahı adı altında eş alıyorsa diye bir soru gelebilir ? Kural isnat edip kendi zevki için helalmş gibi inanması da kötü bir ameldir..
 Kuran’da bahsedilen hurilerin, cennete girecek insanların arkadaşları veya hizmetçileri veya rehberleri gibi bir vazifeleri olabileceğini de düşünmek pekala mümkünken, neden onların “cinsel partner” olduğunda ısrar edilmektedir?
Allah isteseydi, Kuran’da cinsellik için kullanılan “lamese” gibi kelimelerle, hurilerle cinselliğin olacağını açık bir şekilde beyan edebilirdi; böylesi açık bir beyan yokken, cenneti daha çok erkekler için hazırlanmış bir alan gibi gösteren ve insanlara (sadece kadınlara veya sadece erkeklere değil) yaptıklarının karşılığının verileceğini söyleyen Kuran ayetlerinin ruhuna ters bu anlayışı reddetmeli, Kuran’da anlatılmayan detayları “bilmiyoruz” demeyi bilmeliyiz.
55-Rahman Suresi-56. ve 74. ayetlerde, daha önce insanların ve cinlerin onlara dokunmadıkları, temas etmedikleri geçmektedir (Lem yatmishunne insun kablehum ve lâ cânn). Fakat Kuran’da başka hiçbir yerde, bu ayette “yatmishunne” ifadesiyle belirtilen “temas, dokunma” cinsel ilişki için kullanılmamış; “lamese” (5-Maide Suresi-6), “eta” (2-Bakara Suresi-222), “messe” (2-Bakara Suresi236, 237), “başera” (2-Bakara Suresi-187) tipi fiiller cinsel ilişki için kullanılmıştır. O zaman Rahman Suresi 56 ve 74’ten “kimsenin önceden sahip olmaması, kimsenin dokunmamış bile olması” gibi bir anlamı anlamak daha doğru değil midir? Burada açıkça cinselliği ifade eden bir anlam yoktur. Üstelik eğer bu ayetlere bazılarının yaptığı gibi “insanların ve cinlerin hurilerin bakireliğini önceden bozmadığı” gibi bir anlam verilirse, insanlarla cinlerin aynı tip bir varlıkla cinsel ilişkiye girebilme ihtimalini düşünmek gibi bir zorluk da ortaya çıkmaktadır.
56-Vakıa Suresi-36. ayetine ise “o hurileri bakireler kıldık” anlamı verilmiştir. Oysa ayette “huri” diye bir ifade yoktur. Önceki ayetlerde birçok cennet nimetlerinden bahsedildikten sonra 34. ayette “yükseltilmiş oturma alanlarından” bahsedilir, 35. ayette “onların yeni bir şekilde oluşturulduğundan” bahsedilir, 36. ayette geçen “ve cealna hunne ebkaran” ifadesini o zaman “daha önce onları hiç kimse kullanmamıştır” şeklinde çevirmek daha uygundur. “Onları” ifadesini ise ayette ve ayetin yakınlarında bir yerde hiç olmayan “huri” ifadesine yollamak yerine, ayetin en yakınında, 34. ayette bahsedilen “oturma alanlarına” (furuşin) göndermek dilbilim açısından en uygunudur. 37. ayette geçen “Uruben etraba” ifadesini ise “uruben” kelimesini “kusursuz”, “etraba” kelimesini ise “uyumlu, denk” olarak yani “kusursuz, uyumlu” şeklinde çevirmek uygun olacaktır.
Yine tekrar ediyorum ; Ahiret hayatı ile Dünya hayatını kıyaslamak ,Allah rızası için hayırlı amel işleyenlerin işi olamaz..Ne Kuran bunu kabul eder, Ne de Sünnet…ki CENNET ÜL ALA yı garanti gibi görmek te bir şirk değil midir ? Hem dünya hem de ahiret hayatı için Allah için ne yaptın ?
İnsan en fazla 7 sn ye denk gelip , ancak saatlerce anlatabileceği Rüyasını bile çözememiş iken , Cenneti cinsellik fantezileri ile süslemesi de ayrı bir ironidir..
Huriler Kuran’da “inci”ye (56-Vakıa Suresi-23) benzetilmektedir. Bu benzetmeyi bile bir cinsel ima olarak değerlendirenler olmuştur. Oysa Kuran’da ahiretteki çocuklardan (vildan) bahsedilirken bunlar da inciye benzetilmektedir (76-İnsan Suresi-19). Kuran’da “vildan” ifadesinin “çocuklar” anlamında kullanıldığı 4-Nisa Suresi-75, 98, 127. ve 73-Müzemmil Suresi-17. ayetlerden de anlaşılmaktadır. Herhalde çocuklar için “inci” benzetmesi var diye çocuklarla cinsel ilişkiye girildiğini düşünebilecek kimse yoktur! Aynı şekilde Kuran’daki “genç” anlamına gelen “gılman” için de 52-Tur Suresi-24’te “inci” benzetmesi yapılmaktadır; fakat bundan da cinsellik anlamı çıkarılmamıştır. Peki o zaman huriler için böylesi tanımlamalar olmasından hareketle hangi hakla bu ifadenin kesin bir şekilde cinselliği kastettiğini söyleyebiliriz? (55-Rahman Suresi—58. ayetteki “yakut” ve “mercan” benzetmeleri de bu çerçevede düşünülmelidir.)
78-Nebe Suresi-33. ayetteki Arapça “kevaıbe etraben” ifadesine birçok Türkçe mealde “göğüsleri yeni tomurcuklanmış yaşıt kızlar” anlamı verilmiştir, hatta bazıları “dilberler” diye bile çeviriye ilave yapmıştır. Burada “etraben” ifadesi “uyumlu, denk” anlamına gelmektedir; “kevaıbe” kelimesi ise “göğüsleri yeni tomurcuklanmış (dilber) kızlar” olarak çevrilmiştir. Oysa ayette ne “dilber” vardır, ne “göğüs” vardır, ne de “tomurcuklanma” vardır. Öncelikle şunu belirtelim Arapça’da “kevaıbe” kelimesinin de “etrab” kelimesinin de dişili erkeği aynıdır; yani bu kelimeler dişilik ifade etmemektedir.
“kevaıbe” kelimesine, anlam yüklenmeye çalışılıyorsa , bu kelimenin anlamlarından olan “kaliteli, değerli” anlamlarının verilmemesi bu açıklamanın noktasıdır aslında..Yani akıl fikir hep aynı yerde
 (32. ayet) belirtilen “bahçeler, üzüm bağlarının” veya genel olarak cennet nimetlerinin “kaliteli ve (insanların kullanımına) uygun” olduğu bu ayetten anlaşılır. Eğer bazılarının verdiği anlam olan “genç” anlamı bu ayete verilirse; “erkeklerde bıyıkların terlemesi” ve “kızlarda göğüslerin tomurcuklanması” gençlik alametidir, fakat genç erkeği belirtmek için çeviride genç erkeğin alameti üzerinden “bıyıkları yeni terlemiş” diye çevirirseniz kimse bundan bir cinsel içerik anlamayacakken, genç kızlığın alameti alan “göğüsleri yeni tomurcuklanmış” ifadesiyle çevirirseniz nasıl cinsel çağrışımlar yapacağı açıktır. (Bu tarz çevirileri ateistlerin ve İslam düşmanlarının nasıl istismar ettiğini hatırlayalım.) Dişil bir yapısı olmayan “kevaıbe” kelimesinin, bu ayette “genç kız” olarak çevrilmesi yerine -Okuyan’n yaptığı gibi- “kaliteli, değerli” anlamında alınmasını daha uygun buluyorum ama bu kelimeyi “genç kız” anlamında alanların da, hiç olmazsa, bu kelimeyi bu temel anlamıyla “yaşıt gençler” veya “yaşıt genç kızlar” şeklinde çevirmesi ve ayetin ne öncesiyle ne sonrasıyla ne mantıkla bağdaşmayacak şekilde bu cinsel içerikli çağrışımı yapmamaları gerekirdi.
Tevbe Suresi-72. ayette dendiği gibi Allah’ın rızasının tüm Cennet nimetlerinin üstünde olduğunu da hep aklımızda tutmalıyız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder