30 Nisan 2016 Cumartesi

yok yavv

Anarşizm hak aramaymış; ve aslında adı da Devrim miş ?
Yeşil parka devrim sembolü imiş….
Yok Yavvv.....
Altı üstü bir mont ; renk ile model ile ne işi olabilir ki? Mantıklı ve makul de değil….
Ancak kişinin fikri ne ise zikri de o olur misali ;  telefon kulübesine giren “Clark Kent” misali uçuk kaçık antikapitalist devrimci tiplemesindeler…ha bana sorarsanız oradaki anarşist te “Lex Luthor”
İşte bu nedenle kıla tüye göre kavramları kendileri oluşturup Anksiyete ile Şizofreni arasında gidip gelirler…
Peki bu moda akımını başlatan,lanse eden,üreten ve sunan kim ?
kapitalizm değil mi?
Hem de öyle bir kapitalizm ki ; Devrimci sosyalistlerin çoğu günümüzde pkk ile kankalar.Hani ortak düşmanları DEVLET ya !!!
Yahu samimiyseniz ; Kapitalizme hizmet etmeyin..bu kadar basit;
Daha bir de araları renklendirip çevreci Anarşist olurlar…Brom ve fosfat içerikli poliüretan “New Balance” ayakkabıları ile ; içten yanmalı motorlar ile ,yine “Nylon”kumaş içeren ve ortama karbon salınımı veren giysi ,ellerinde sigaralar ile Çevreci olduklarını belirtirler…Haa Android veya İOS işlemcili cep veya tabletlerini de Devletin ürettiği elektrikten ŞARZ ederek oraya gelmişlerdir..
Ha haa haaaa….
Al bir bağ evi, ek biç ye iç sıç…..ama milletin içinde değil ….
Hizmet ettikleri kesimin legal illegal kazançlarına 2 veya 4 yıl süreyle koşulsuz biat…
Bu sayede ülkemizde 2 veya 4 yıllık devrimciler hiç bitmez…özellikle sözel bölüm anarşistlerinin daha fazla olmasının nedeni nedir acaba?

Üniversitede bir özenti ile sözde devrimci olup haki mont (Yeşil Parka) giyerler sonra diplomayı alıp mezun olunca o mont gider yerine haki renk “Barbour” gelir.. Alt devre üst devre misali ; alttan gelen anarşistlere de Avukatlık yaparlar!!!.
Ne istediklerini kendileri de bilmez.
Ne hikmetse çoğu sıkı işte çalışmaz çalışamaz.
İşten çok laf üretirler.
Devrimci gençlik niyeyse memleketi hep kafe v.b yerlerde kurtarır ve ileri götürür.
Hele hele bu şekilde ileri götürürken kendileri gibi düşünmeyenin karşısına çıkıp ahkâm keser , üretilene karşı çıkar sanki kendileri fazlasını üretmişler gibi…
“Armut biş,ağzıma düş”
Bir gün kütüphanede ,bir gün fakültede gelişmek ve geliştirmek için ,üretmek için bir araya gelen öğrencilerle istişare yaptıkları  görülmemiştir.
Kızlar erkek gibidir onlara göre bu hürriyettir ama ileride bu tip kızı kimse beğenmediği için(evlilik değil sadece aşk meşk içinde bunalıma girerler. 
Kendileri gibi düşünmeyene de en kolay yol olan ; taciz suçlamasını yöneltip standart sloganları notalara dökerler
Halka hizmet için yapılmış tesisi ve araçları tahrip etmek en büyük hobileridir.
Mahalli idarenin parkından çiçek kopartmak, hatta kopardıktan sonra kalanı tepelemek Devlete karşı en büyük başkaldırıdır.
Eşitlik ve adaletten bahsederler ama niyeyse bunların gösterisinden en çok sözde hakkını müdafaa ettiği esnaf ve halk zarar görür.
Gazete bir köşe yazarlığı veya hususi sektörde güzel bir iş bulundu ise mazi kalemle çizilir devrimci en büyük kapitalist ve düzen yanlısı oluverir bir anda.
Patron olursa bu devrimci kardeş piyasanın mütedeyyin kılıklı görünen patronları ile birlikte çalışanı ezme ve hakkını yeme yarışında mücadele ederler. Vergi ve SGK primi kaçırma harekatları hariç.

Kaale alınmamanın verdiği netice ile kendine kimlik arayan ve bende varım demek isteyen bir güruhtur devrimci geçinen bu kardeşler. 
Espri yetenekleri karşıdaki ile alay etmekten ibarettir…
Sadece şu soruyu bir sorsalar ya da sorabilseler işte o zaman makul ve kıyas yapılabilecek bir tartırşma ve sonuç platformları oluşacaktır…Örneğin : “Münazara”
“yahu biz bizimle aynı düşüncede olmayanları aşağılarken, Devlete de makul yollarla değil Çapulculuk ile kafa tutarken Biz ne ürettik ? ,ne geliştirdik ki kafa tutuyoruz… Devlet ve üreten topluma legal olmayan yollarla her türlü baskı kurarken ;
ihtiyacımız olan şeyler ağaç dalında yetişmiyor…iyisi mi biz de üretelim, gelişelim ama slogan ve pankartlarla,yeşil parkalarla değil….Teori,fikir,Planlama ve icraat ile……En önemlisi Edep ve Haya ile”

29 Nisan 2016 Cuma

anlarlar mı?

Dikkat ettiniz mi ?
özellikle ideolojisi sol olup ve şimdi de terörist destekleyen söylemlerle HUMANİST takılıp,Devleti yönetenlere sözel ve fiiliyatla edep sınırlarını zorlayan açıklamalar yapıp;faşizan ve anarşist düşüncesiyle DEMOKRASİ kurallarını bilmeyip, bez parçası,çerçeve,kadehlerle poz verip bu pozların çağdaşlık olduğunu zannedip
**imkânım olsa bu ülkede bir dakika durmam giderim diyenlere...
e gidin o zaman, ne duruyorsunuz.....
ama işin aslını kendileri de biliyorlar;
**gidecekleri yer yok
**gitseler yapacakları iş yok
**iş yapsalar buradaki gibi gelir yok
**gelir olsa vergiden kaçamazlar
**Devlete ahkâm kesemezler
**Çapulculuk yapamazlar ; anında sınırdışı edilirler
e o zaman size mi bırakacağız bu VATAN ı ,
Pisliklerinizi temizleteceğinize ,bir de pisletmeyelim deseniz iş tamam;Edep ve haya temizliğinden başlayabilirsiniz....

27 Nisan 2016 Çarşamba

Aşşağılık İngilizler

İngiliz tarihçisi James Morris, "Kut ul Amare" kaybını "Britanya (İngiltere) askeri tarihindeki en aşağılık şartlı teslimi" olarak tanımlamıştır.
İşte Çanakkale Zaferinden önceki bu zafer ; Aşşağılık İngilizlerin En aşşağılık şartlı teslimi olduğu için ; Bizdeki Aşşağılıkların zoruna gitmektedir..
Ancak amman uyanmasınlar diye ecdadı lağvetmeye çalışanlar ;
Chester ve Sykes Picot çatısında Lozan dan Marshall a , Truman dan Nato ya nakış işlemişlerdir...
Nakış naylon ; Artık biliyoruz !!!

Girip alır ve çıkarız

BM Şartı’na göre bir devletin egemen bir başka ülke topraklarında askeri müdahalede bulunması ya Güvenlik Konseyi kararını ya da söz konusu ülkenin çağrısını gerektiriyor. Bu koşulların oluşmaması durumunda yapılacak bir harekat, Türkiye’yi işgalci bir ülke konumuna düşürecek bir gelişme olarak görülecektir....
ama enteresan olanı ise bu şartlara göre işgalci konumuna düşürülmek istenen ülke olma ihtimali yüksek iken ; bir kaç terörist grubun kendi ülkesini peşkeş çekmesine izin veren Suriye rejiminin durumu alenen sokak ortasında fuhuş yapmakla aynı...... zaten asıl amacın da bu olduğunu anlamamak için aptal olmak lazım ;
Bir diğer İroni ise savaşa hayır,ya da Türkiye nin Suriye de ne işi var diyenlerin ekmeklerine yağ çalınmış misali şimdi de savaş çığırtkanlığı yaparak Kilis i galeyana getirme çabaları da ülkeyi bu duruma düşürmek istemeleridir....
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Dünya "5" ten büyüktür diyerek PR çalışması mı yapıyor zannediyorsunuz ?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti İslam İşbirliği Teşkilatına başkanlık ederek Yobazlığa yol mu açıyor zannediyorsunuz?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti güvenli koridor diyerek kendine bağ bahçe bostan mı açacak zannediyorsunuz?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti TANAP ile çim sulaması mı yapacak zannediyorsunuz?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti içerdeki hainlerin kellesini almadıkça bu çığırtkanlık bitmez, biter ama uzun sürer.....
Türkiye Cumhuriyeti Devleti girip alıp kalmalı ...ama "devekuşları"nın ya kellesi gitmeli ya da kumdan kafalarını çıkarmalılar...Çıkarırlar mı ? çıkarırlarsa Girip Alır ve Kalırız bu kadar NET.....
"Devlet tüm inanç gruplarına, inançlarını yaşama hususunda eşit mesafededir. Laiklik budur."
Recep Tayyip Erdoğan
"Laiklik ,Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürluğü demektir"
M.Kemal Atatürk
"Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir."
TC Anayasası 25.madde
Bunlar şahsi görüştür , ve anayasaya uygundur..
ve ikisi de DEVLET Adamıdır !!!
Ancak ; Fransızca,İtalyanca,Eski Roma,Latince,Yunanca vs aynı kelime kökünden türeyip farklı anlamlar kazanan,kazandırılan bu terimin anlamını bile sadece kendi ütopyalarına göre yorumlayanlar mantık olarak ta bocalamaktadırlar....
Toplama olunca böyle olur smile ifade simgesi
Devlet yönetiminde ise esas olması gereken;
Yasaların "umur'u diniye"ye uygun olmasıdır...
Bu da Allah ın emirleri,Kuran ı Kerim in hükümleri,Peygamber efendimizin kavlidir....
Ancak tek bir kelime LAİKLİK anlamında bile tereddüte düşenler ; Allah ın emirlerini de yanlış yorumla yarışanlarla aynı kafada..
İşte o zaman; Laikliği yanlış yorumlayan zihniyet;
Yine yanlış yorumlanan Allah ın emirleri ile ŞERİAT ı yaşadığını zanneden ülke veya kesimleri örnek alarak hakaretler ve anarşizme yol açarken ;
Aynı keza çıkarlarına göre dini yorumlayan zihniyet te bu kesme kafa tutmakta..
Bakınız Allah zülcelal i vek ikram ne buyuruyor ; Dinde zorlama yoktur. Gerçek şu ki doğruluk ve sapıklık birbirinden ayrılmıştır.
Bakara Suresi 256
Din adına yapılan zulüm de dinsizlik adına yapılan zulüm de insanların yaratılışına aykırı yollara götürmektedir. Kuran’ın ortaya koyduğu din, bu iki zulüm yolundan da kurtuluşun reçetesidir.
Anladınız mı?
Allah Şura suresinde :konsey, meclis, kurul, encümen, danışma kurulu, divan dan bahsediyor.
Allah Mümtehine ve Maide suresinde ; Adaletten bahsediyor.
Allah Nisa suresinde : yöneticiden , Emanet ehlinden bahsediyor
ve daha niceleri....
İşte Şeriat budur !!!
İşte Laiklik değil Layıklık budur !!!